Yakın zamanda Netflix veya Amazon Prime’da şiddet içerikli bir dizi veya film izlediniz. Muhtemelen istemeden denk geldin ve sahnelerin heyecanına kapıldın. Çünkü ölüm, kan ve şiddet her zaman bir kalabalığı cezbetmiştir. Antik Romalılar Kolezyum’u katletmek için akın etti ve halka açık infazlar büyük gişe rekorları kırdı. Modern çağda film yönetmeni Quentin Tarantino: “Filmlerdeki şiddet harikadır.” dedi. Yüksek hasılat yapan filmlerin %90’ı şiddet içerir.
Bu tür yapımların olumsuz etkileri olabileceği konusunda herkesin hemfikir olduğunu düşünüyoruz. Ama neden şiddeti izlemekten kendinizi alıkoyamadığınızı düşünüyorsunuz? Cevaplar içeriğimizde! ?
İş bir şey izlemeye gelince, bazı insanların şiddet içerikli medyadan keyif alma/bundan etkilenme olasılığı daha yüksektir.
Bir teori, şiddeti izlemenin katartik olduğu ve saldırganlığımızı ifade etmemize neden olduğudur. Bu teoriye göre, öfkeli insanlar şiddet içeren içerikleri seyrettiklerinde daha da sinirleniyorlar.
Diğer grup, bir şeyler öğrendiklerini düşündükleri için şiddeti izlemekten keyif alıyor.
Son küme bahsettiğimiz her iki kümeyi de kapsamak üzere. Şiddeti izlemenin duygularından zevk alıyorlar ve bir şeyler öğrendiklerini düşünüyorlar.
Ancak aslında sevilen şey şiddetin kendisi olmayabilir. Bir çalışmada, araştırmacılar iki set insana 1993 yapımı ‘Kaçak’ filmini gösterdiler. Bir sette kurgulanmamış bir sinema gösterilirken, diğer sette tüm şiddetin kurgulanmış bir versiyonu gösterildi.
Başka teoriler de var. ‘Uyarıcı aktarım teorisi’, şiddeti izlemenin onu izledikçe bizi kışkırttığını/tetiklediğini ileri sürer.
Aslında tüm bunlar, medya şirketlerinin bize çoğumuzun istemediği veya ihtiyaç duymadığı şiddeti veriyor olabileceğini gösteriyor.
Ekranlardaki şiddet de gerçeklikten kopmamıza neden olabiliyor. Suç oranları düştüğünde, ekrandaki şiddet suçun arttığını düşünmemize neden olabilir.